1. Mezarlık Karşılaşması 1. Mezarlık Karşılaşması Rüzgar, yaralı bir hayvan gibi uluyor, ürkütücü çığlığı gecenin karanlığında yankılanıyordu. Ağaçlar gıcırdayıp inliyor, sanki köklerinden sökülüp fırtınadan kaçmaya çalışıyormuş gibi şiddetle sallanıyordu. Bu kargaşanın ortasında küçük Pip, mezarlıktaki taşlara sokuldu, soğuk granitte bir tür teselli aradı. Minik parmakları, anne babasının isimlerinin harflerini yokluyordu; sonsuza dek taşa kazınmış bu isimler, zamanın acımasızlığına meydan okuyordu. Onlar hala hayatta olsaydı, hayatı nasıl olurdu diye düşünmeden edemiyordu.Aniden Pip'in ensesindeki tüyler diken diken oldu. Birinin sizi gözetlediğini hissettiğinizde içinizi kaplayan o tuhaf duyguyu bilirsiniz ya? İşte tam da öyle hissetti. Daha arkasını dönemeden, sert bir el yakasına yapıştı. Pip'in yüreği ağzına geldi. Karşısında, herkesi kabuslarında bile korkutacak bir manzara vardı: Yüzü eski deri gibi yıpranmış, üstü başı lime lime olmuş bir kaçak mahkum.Pip'in sonradan Abel Magwitch olduğunu öğreneceği bu adamın gözlerinde vahşi bir bakış vardı; köşeye sıkışmış bir hayvan gibiydi. Yiyecek ve bacaklarındaki prangaları çıkarmak için bir eğe istiyordu. Sesi, Pip'in tüylerini ürperten boğuk bir hırıltıydı. Tehdit açıktı: "Bana yardım et, yoksa canına okurum."O gece Pip yatağında dört döndü, aklı trenlerden bile hızlı çalışıyordu. Kendini Atlas gibi hissediyor, dünyanın yükünü minicik omuzlarında taşıyordu. Sabah olur olmaz, fare gibi sessizce ablasının kilerine süzüldü. Kalbi öyle hızlı atıyordu ki, döşeme tahtalarının her gıcırtısında yakalanacağını sandı. Ama kimseye görünmeden biraz yiyecek aşırmayı başardı.Asıl zorluk, Joe'nun demirhanesinden eğeyi çalmak zorunda kaldığı zamandı. Joe, Pip'e hep çok iyi davranmış, onu öz oğlu gibi sevmişti. Pip eğeyi cebine koyarken boğazında kocaman bir yumru hissetti.Pip çaldıklarıyla birlikte mezarlığa doğru yola koyuldu. Her adımda sanki bataklıkta yürüyormuş gibi hissediyor, korkusu giderek büyüyen bir balon gibi şişiyordu.Pip yiyecekleri ve eğeyi uzattı, Magwitch'in sanki yıllardır ağzına bir lokma koymamış gibi yiyecekleri mideye indirişini izledi. Mahkumun minnettarlığı kaba ama içtendi ve Pip'e bu karşılaşmayı sır olarak saklaması için tembih etti.Sonrasında hayat normale dönmüş gibiydi, ama Pip bir şeylerin değiştiği duygusundan kurtulamadı. Sanki dünya ekseninden kaymıştı ve artık hiçbir şey eskisi gibi değildi. Derken bir Pazar günü Joe ile kilisedeyken ortalık karıştı. Askerler, iki kaçak mahkumu sürükleyerek içeri daldılar.Gözleri kilisede buluştu ve Pip bir an için sırrının ortaya çıkacağını sandı. Ama Magwitch şaşırtıcı bir nezaketle yemeği kendisinin çaldığını söyledi.Magwitch zincire vurulup götürülürken, Pip adama karşı tuhaf bir yakınlık hissetti.Mezarlıktaki o gün, Pip'in hayatını hayal bile edemeyeceği şekilde değiştirecek olaylar zincirini başlatmıştı. Mahkumların götürülüşünü izlerken Pip kendini bir uçurumun kenarında, bilinmeze atlamak üzereymiş gibi hissetti.Günler geçtikçe Pip, yaşanan tuhaf olayları daha çok düşünür oldu. Ufukta büyük bir şeyin, her şeyi değiştirecek bir şeyin belirdiği hissine kapılıyordu. Ve evladım, yanılmıyordu. Bir gün, hiç beklemediği bir anda, dünyasını alt üst edecek bir davetiye aldı. Eksantrik Bayan Havisham'ın evi olan esrarengiz Satis Malikanesi'ni ziyaret edecekti. Pip heybetli kapılara yaklaşırken, kalbi güm güm atıyordu. Bu duvarların ardında ne gibi sırlar saklıydı? Onu nasıl maceralar bekliyordu? Karşısında beliren ev, bir hayalet hikayesinden fırlamış gibiydi.
Okumak için İndirin